31 May 2009

En Sevdiğim 2 Program

Televizyon'da program niyetine izlediğim tek program, içinde doğayı bulunduran programlardır.Bugün ülkemizde bunu başarabilen 2 program vardır.Biri TRT Türk ekranlarında ilgiyle izlediğim 'Zor Yollar', diğeri ise SkyTürk'te imrenerek seyretmiş olduğum 'İçimdeki Doğa' programı.Bilmeyenler için bu programların içeriklerinden bahsedelim.

Zor Yollar:Bir grup maceracının, dümdüz yol varken,zor koşullardaki dağ yollarından, bir otomobilin asla geçemeyeceği yerlerden 4x4'lerle geçtikleri bir program.Programda iki adet tam donanımlı arazi araçları çeşitli dallarda derece edinmiş kişiler tarafından kullanılıyor.Kısaca tam anlamıyla doğaya karşı konulan bir program.İzlemenizi tavsiye ederim.Yayın saati ise  
TRT Türk Pazar 11:10


İçimdeki Doğa:Bu program da beni "ah keşke ordaki ben olsam" diye defalarca söyleten harika bir program.Türkiye ve yurtdışında onlarca başarıya imza atmış olan Serdar Kılıç, kimi zaman kendi imkanlarıyla çadır kuruyor, kimi zaman bitkilerle besleniyor.Aslında bir nebze de eski insanlığın yaşayışını hatırlatıyor bizlere.Hakikaten imreniyorum doğadayı yaşamaya.Umarım bir gün bende kısa bir süre için bile olsa, teknolojiden uzak tamamen doğal bir hayat yaşarım :)
SkyTürk Cuma 00:15

Şampiyon Kim?


Beşiktaş, Turkcell Süper Lig Şampiyonu oldu!Evet belkide çoğunuza bu haberi ben duyurdum.Başka zaman olsa, spor ile hiçbir ilgisi olmayan biri bile Televizyonu açtığında veya internette herhangi bir haber sitesini tıkladığında manşetlerde bu haberi görürdü.Ama medya bu şampiyonluğa öyle ilgisiz kalmış ki bazı haber siteleri manşetlerinde yer bile vermemiş bu şampiyonluğa.Bu yalnız bizim medyamızla da sınırlı kalmıyor tabi.Beşiktaş'ın Resmi Sitesi, büyük bir ihtimal aşırı yüklenmeden çökmüş,taraftar sitesinde ise şöyle bir yazı bulunuyor:


BJK.COM güncellenmektedir.

Web sitesi verileri yeni sisteme yüklenmeye başlanmıştır. Önümüzdeki günlerde site verileri yüklenmeye devam edilecektir.

Forum'a girmek için tıklayın.

Haydaa bak sen şu muhabbete.İnsan en azından kapak yapar şu şampiyonluğu.Her sene şampiyon olsanız tamam, 6 yılda az değil be kardeşim.

Neyse.Beşiktaş'ı şampiyonluğundan ötürü tebrik eder, Avrupa'da bizi temsil edecek olan tüm takımlarımıza bu yolculukta başarılar dilerim.

29 May 2009

Virüslü Keneler Hangi İllerde?

Yaz aylarının gelmesiyle beraber özellikle köylerde bir korku haline gelen keneler ülkemizde yine can almaya başladı.Bu yıl Ocak - Mayıs arası yaşanan kene vakaları geçen yıla göre daha az da olsa yinede tedbiri elden bırakmamak gerekiyor.Öncelikle köylerde yaşayan vatandaşlar bu hususta çok dikat etmeli.Çünkü keneler en çok köyleri seviyor.Yaşanan vakaları ile ilgili yapılan araştırmada Vakaların %95'i 1200 köyde görünmüş.İşte keneye özellikle dikkat edilmesi gereken iller.


Tokat, Sivas, Çorum, Amasya, Kastamonu, Yozgat ve Samsun illerinde yaşayan vatandaşların daha duyarlı ve tedbirli olmaları gerekiyor.

28 May 2009

Kurtlar Vadisi Pusu 61.Bölüm Fragmanı

Vadi bu haftada dopdolu bir bölümle geliyor.61.Bölüm'ün fragmanında yine merak ettiğimiz birçok olayın cevabını almış bulunuyorum.Mesela, dizinin yeni fenomeni sayılan Cevat 3 kurşun yemesine rağmen hala yaşıyor.Vee sürpriz bir şekilde İskender de 2 kurşun yiyerek yere yığılıyor.İşte bu akşamki bölümün özeti ve fragmanı.

Polat Alemdar’ın kurşunlarına hedef olan Cevat, sağ kurtulmayı nasıl başaracak?
Aynı baskında ele geçen İskender’in kurmayları Hoca ve Kumandan, Polat Alemdar’a neler anlatacak?

İskender, konseyindeki adamları Polat’ın eline geçince, ne yapacak?
Hoca ve Kumandan’ın, hem Polat’ı ve hem de İskender’i şaşırtacak şok itirafı ne olacak?

Ve İskender Büyük, sonunda hangi sürpriz ismin kurşunlarına hedef olacak? İskender ölecek mi?

Tüm bu soruların yanıtları ve çok daha fazlası, 28 Mayıs Perşembe akşamı yayınlanacak Kurtlar Vadisi Pusu’nun 61. bölümünde olacak…

Hakkari'de Hain Tuzak!

Hakkari'nin Irak sınırındaki Çukurca İlçesi kırsalında operasyona giden askerlerin geçişi sırasında PKK'lı teröristler tarafından yerleştirilen mayının patlaması sonucu 6 mehmetçiğimiz şehit oldu.Gece saat 23.30'da arazi arama tarama çalışması sırasında meydana gelen patlamada 6 asker şehit oldu. Saldırıda biri ağır 8 asker yaralandı.

Bugün ise mecliste yapılan Suriye sınırındaki mayınlı arazilerin temizlenmesine ilişkin kanun tasarısı kabul edilmeyerek geri çekildi.Mecliste temsil edilen siyasi parti grupları, Suriye sınırındaki mayınlı arazilerin temizlenmesini öngören yasa tasarısının 2. maddesinin, TBMM Genel Kurulunda yeniden görüşülmesinde (tekriri müzakere) anlaşmaya vardı.

İşte Şehitlerimizin ve Yaralı Askerlerimizin İsimleri

Şehitlerimiz
Uzman Çavuş Ziya Bener (YOZGAT)
Er Kadir Dumlu (BİNGÖL)
Kemal Özevin (SİİRT)
Adil Yıldız (İSTANBUL)
Cafer Çelik (İSTANBUL)
Deniz Demirci (ANKARA)

Yaralı Askerlerimiz
Uzman Çavuş Muharrem Akalın, Erler Oğuz Kır, Samet Koca, Ferhat Bilmez, Muhammet Akdeniz, Aytaç Güney, Fırat Güneş ve Mehmet Solmaz helikopterle Şırnak ve Diyarbakır'daki hastanelere gönderildi.

Bizlerde son olarak her zaman dediğimiz gibi daha fazla yürek yanmasın diyoruz.Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün bu yılki terör açılımı açıklaması inşallah umutlandırdığı kadar, gerçekleşir de.Siyasilerin karşılıklı bu görüşlerinin hayırlı sonuçlara vesile olmasını dilerim.

23 May 2009

32.Gün'de İğrenç Kavga

Geçtiğimiz gün Doğan medyasının bir iğrenç yüzünü daha gördük.Rıdvan Akar'ın sunmuş olduğu 32. Gün programında haftanın konusu, geçtiğimiz günlerde vefat eden ÇYDD Derneği Genel Başkanı Türkan Saylan'dı.Benim kesin kanaat getirdiğim birşey vardır ki, eğer Türkan Saylan'ın Ergenekon Örgütü adı altında evi aranmasaydı ve öğrenci kayıtlarına el konmasaydı, bugün medya bu hanımefendinin ölümünü bu kadar yoğun olarak gündemde tutmazdı!Öyle bir duruma geldi ki, biraz bıraksanız Saylan'ın ölümünden de polis sorumlu tutulacaktı herhalde!Konumuza dönecek olursak, Kanal D'nin Türkan Saylan'ı tartışma konusu yapması bile Doğan medyasının gözünün ne kadar dönmüş olduğunu anlatmaya yeter derim ben.

32.Gün'de olacaklar zaten belliydi.Zıtları bir araya getirip te birbirlerine hakaret etmelerini, sövüp saymalarını oysa ne çok seviyormuş bunlar! Bir yanda Vakit Gazetesi, bir yanda Cumhuriyet.E bunları yanyana koyarsanız ve Türkan Saylan'ı tartışın derseniz ne olur? Hemde birbirlerine hakaret edecek kadar ağzı bozuk olanlarını? Artık uyanın lütfen.Türkiye için en büyük tehlikelerden biri Doğan Holding'tir.Bunların gazetelerini her kesimden vatandaş okuyor.Evet yine bugün Medya'nın en az güvenilen kurum olmasının sebebide bunlardır!

İşte 32. Gün programında yaşanan iğrenç kavga.Bu arada Vatan gazetesi de son noktayı koyarak yazmış yine yazacağını demiş ki: "Cumhuriyet ve Vakit yazarları arasında Türkan Saylan ve laiklik savaşı..." (Doğan Grubu içerisinden bu Vatan Gazetesi kadar bir arsız gazete de yok onu söyleyeyim.)



ABD'ye İlk Otomobil İhracı Gerçekleşti!

Bu haberi hakikaten gururla anlatmak isterim sizlere.Türkiye, bence en iyi ticari araç olan Connect'i tamamen yerli imkanlarla üreterek otomotivin anavatanı bilinen Amerika'ya ihraç etti.Bugüne kadar 4 kıtada 600 binden fazla kişiye ulaşan Transit Connect'ler şimdi 5. kıtada tüketiciyle buluşacak.

Bu gurur verici ihracattan ötürü düzenlenen törene Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın yanı sıra Sanayi ve Ticaret Bakanı Nihat Ergün, Devlet Bakanı Zafer Çağlayan, Koç Holding Şeref Başkanı Rahmi Koç, Koç Holding Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Koç, Ford Avrupa Başkanı John Fleming katıldı.Yerli Connect ile turlayan Başbakan Erdoğan: "Krizi fırsata dönüştürmek adam gibi adamların işidir." diyerek bu başarının diğer girişimcilere de örnek olması gerektiğini vurguladı.

21 May 2009

Canlı Yayında 'Ermeni Katliamı' Sözü

Tv Net kanalında 'Bakış Açısı' adlı programda, Birgün gazetesi yazarı Onur Caymaz bilinçsizce 'Ermeni Katliamı' diyerek canlı yayındaki seyircilerin tepkisine yol açtı.Belkide dili sürçmüştü ancak yinede bu seyircinin tepkisini azaltmadı.En sonunda da Onur Caymaz programı terk etmek zorunda kaldı.İşte o görüntüler

Kurtlar Vadisi Pusu 60.Bölüm Özet ve Fragmanı

Kurtlar Vadisi Pusu, 60. bölümüyle yine bu akşam Show Tv ekranlarında yayınlanıyor.Öncelikle geçen bölüme gelecek olursak Cavit'in kardeşi Cevat ortaya çıkmış ve yepyeni bir tarzıyla şimdiden birçok kişinin hayranlığını kazanmıştı.'Yılmaz bu ne' diyerek Yıldırım'ı odun niyetine yakan ve Halo'yu baltayla kesen Cevat, bu akşamki bölümde Polat Alemdar'dan sıkı bir kafa yiyor.İşte yeni bölüm'ün özeti ve fragmanı.

Kurtlar Vadisi Pusu, bu hafta yine nefes kesecek bir bölümle ekranlara geliyor.

Memati ve Kazım, içine düştükleri yangından kurtulabilecek mi?

Cavit’in kardeşi Cevat, abisinin intikamını almak için nasıl bir vahşete imza atacak? Cevat’ın Ebru için hazırladığı kötü sürpriz ne olacak?

Hoca ve Kumandan’la ilişkileri gergin olan İskender Büyük, Funda’nın kendi kızı olduğunu öğrenince ne yapacak? İskender Büyük’ün babası olduğunu öğrenen Funda’nın tepkisi ne olacak?

Yıldırım’ın ölümünün ardından Muro ve Çeto yola nasıl devam edecek?
Davut Tataroğlu’nun sağ kolu Bulut’la ilgili öğrendiği şok edici gerçek ne olacak? Bulut ölecek mi?

Tüm bu soruların yanıtları ve çok daha fazlası, 21 Mayıs Perşembe akşamı yayınlanacak Kurtlar Vadisi Pusu’nun 60. bölümünde olacak…

20 May 2009

Zeki Müren'in TRT'deki Uzun Tekerlemesi

TRT'nin o siyah beyazlı dönemlerinde Halit Kıvanç'ın sunmuş olduğu Sarmaşık isimli programın o günkü konuğu olan Zeki Müren, o gün Türkçe'nin en uzun tekerlemesini söylemiş.İşte Türkçe'yi en iyi kullanan sanatçılardan biri olarak bilinen Zeki Müren'in hiç takılmadan söylediği o uzuuun tekerlemenin görüntüleri...(Kendisini rahmetle anıyoruz...)


Türkiye bu gece 50 Milyon $ Kazanacak!

37 yıldır düzenlenen UEFA Kupası, son final maçıyla Türkiye’ye 50 milyon dolar bırakacak. Kupanın anısına maçın oynanacağı Şükrü Saracoğlu Stadyumu’nun VIP girişine bu kupayı kaldıran takımların dev posterleri asıldı. Bu posterler arasında 17 Mayıs 2000’de kupayı kaldıran Galatasaraylı oyuncuların zafer anı da yer aldı.

Hürriyet'in haberine göre, bu akşam son kez oynanacak olan UEFA Kupası finali Türkiye’ye 50 milyon dolar bırakacak. 37 yıldır düzenlenen UEFA Kupası’nın son finali olması nedeniyle Şükrü Saracoğlu Stadyumu’nun VIP girişine kupayı kaldıran takımların dev posterleri asıldı. 1971’de ilk kez Tottenham (İngiltere) tarafından kaldırılan UEFA Kupası nostalji görüntüleri arasında Galatasaray posteri de yer aldı. 17 Mayıs 2000’de kupayı kaldıran Galatasaray’ın zafer anını yansıtan dev poster Şükrü Saracoğlu Stadyumu’na asıldı.

Rakamlarla UEFA Kupası finali

Kupayı kaldıran takım 2.5 milyon Euro kazanacak.

Final maçı Türkiye’ye 50 milyon dolar bırakacak.

Maç 60’dan fazla ülkede canlı yayınlanacak.

Toplam 30 bine yakın yabancı taraftar Türkiye’ye geldi.

150’si foto muhabiri olmak üzere 750 gazeteci maçı izleyecek.

1000’e yakın VIP konuk Türkiye’ye geldi.

Yemek hizmetlerinde 450 kişi çalışacak.

Türkiye’de 10 bine yakın bilet satıldı.

17 May 2009

Kurtlar Vadisi Kanal 7'de Yayınlanacak!

Kurtlar Vadisi'nin eski bölümleri Kanal 7'de yayınlanacakmış.Çakırlı, Polatlı, Elifli, Laz Ziya'lı, Kılıç'lı, Pala'lı eski Kurtlar Vadisi'nin 97 bölümü bundan böyle yaz boyunca Salı, Çarşamba ve Cuma akşamları Kanal 7 ekranlarına gelecekmiş.Hakikaten eski Vadi'yi özlemiştim.Nasıl unuturuz ki Laz Ziya'yı, "Lan it" diyen Abuzer Kömürcü'yü, Cerrahpaşalı Hal-it'i :))

Hakikaten o zamanlar Vadi'nin senaryosu daha sağlamdı ve çok sağlıklı ilerliyordu.Şimdi, bir bakmışsınız anya bir bakmışsınız konya.Birde aşk sokmadılarmı işin içine.Vadi hayranları eski heyecanları istiyor.Senaryo'nun konusuna lafım yok, yalnız ilerleyiş kötü.Bence Pana ekibinin eski bölümlere iyice bir bakması lazım.Neyse fazla uzatmadan sizlere Erdal Kömürcü ve Babası Abuzer Kömürcü'nün diziden bir bölümünü izletmek istiyorum.Parçamızın adı "Su ver lan it, ciğerim yanıyor" :))

Dostluk Kazandı!

Dün akşam hep beraber televizyonlarımızın başında heyecanla oylamaları bekledik.42 ülke oylamasından 12.'ye ancak yetişebildim ama yinede o heyecanı yaşadım.Özellikle Fransa'dan tam puan aldığımızı ve daha önce bize siyasi sebeplerden ötürü hiç oy vermeyen ülkelerinde az buçuk puanlar verdiğini gördüm.Bu arada Azeri-Türk kardeşliği'nide birkez daha gösterdik.Aramızda her ne kadar anlaşmazlıklar çıksa da her iki ülke birbirlerine tam puan vererek bu sevgi ve kardeşliği birkez daha tüm dünyaya göstermiş oldu.

Aslında oylamaların önceki senelerden pek bir farkı yoktu.Balkan ülkeleri, balkan ülkelerine, kafkaslar, kafkaslara yani herkes kendi coğrafyasındaki ülkelere oy verdi.Yaşadığı rahatsızlığa rahmen ülkemizi başarıyla temsil eden Hadise ilk beşe girerek 4. olmayı başardı.Yarışmanın birincisi ise Norveç'li Alexander Rybak oldu.Zaten dün blog'a eklemiş olduğum google gadget'inde de Norveç 1.Sıradaydı.

Sonuçlardan ötürü kimsenin morali bozuk değil aslında.Şahsen beni dün en çok gururlandıran olaylardan bir tanesi de az önce belirttiğim gibi Türk - Azeri kardeşliğiydi.Ve eminim ki bu dostluk Perşembe akşamı Vadi'de Memati ve Azeri ortağını canlandıran Nazır arasında hoş bir diyaloga sebep olacak :)

15 May 2009

Vadi, Dayısını Yitirdi...

Kurtlar Vadisi Pusu, yine heyecanlı ve dopdolu bir bölüm ile izleyicisiyle buluştu.Bu bölümde tam 3 ölüm vardı.Cavit'in ölmesi üzerine, bu kez intikam için kardeşi Cevat geldi.İlk olarak Muro'nun sol kolu Yıldırım'ı yaktı.Ardından da bizi en çok üzen Halo Dayı'mızı öldürdü.

Halo, uyuşturucu kaçakçılığından dolayı hapse girmiş ve müebbet hapis cezası almıştı.Cezaevi'nin bahçesinde otururken, Polat kendisini helikopterle kaçırmış ve bu yüzden halo kendisine Canpolat demiştir.İşte o bölümden itibaren Vadi'nin dayısı olan Halo, dün Cevat tarafından balta ile öldürüldü.İşte o sahne:


Link: Kurtlar vadisi pusu 59. blm 9

Vadi'nin dün ilgi çeken bir yanı da ihtiyarların toplantısıydı.İhtiyarlar, Türkiye'nin bölgedeki gücünü, Amerika ve Küresel Sermaye arasındaki mücadeleyi ve ayrıca IMF hakkında da konuları görüştü.Bu arada İhtiyarların, Encümen-i Daniş olduğu hakkında bazı haberler, haber sitelerinde yer alıyor.İşte ihtiyarların toplandığı o sahne:


13 May 2009

İnternet Hızı Artıyor, Fiyatlar Fırlıyor!

Türk Telekom yeni düzenlemede internetin hızını 8 Mbps'ye çıkarıyor.Zaten diğer ülkelere göre oldukça düşük hızda internet hizmeti alıyoruz.Allah bereket versin işimizi görüyor tabi ama internet siteleri gün geçtikçe daha görselleşiyor ve daha yüksek bir bağlantı istiyor.Yinede bu hız artımı tabii doğal olarak fiyatlarda değişecekmiş.Yapılan yeni düzenlemeye göre fiyatlar şöyle

4 GB kotalı 29 lira
6 GB kotalı 39 lira
Sınırsız 49 Lira

12 May 2009

Hadise'nin Kostümü Hakkında...

Eurovision'a günler kala yapılan genel provada ülkemizin temsilcisi Hadise'nin yarışmada giyeceği kıyafette belli oldu.Hadise, yapılacak olan göbek dansından ötürü dansöz kıyafeti ile çıkacakmış.Sağolsun internet medyamız bu kezde Hadise'nin prova sırasındaki frikiğini boy boy yayınlamışlar.Benim bakış açım aslında tamamen milli bir bakış açısıdır.Burada medyamızın yaptığı çok yanlıştır.

Aslında yalnızca medyamız değil bu ülkede birçok kişi bu açıyla bakıyor."Hadise kazansın, sevinelim" düşünce budur.Evet bu da olmalıdır.Ancak Eurovision'da 1. olmamız karşılığında kazanacağımız ücret bugüne kadar kimin aklına gelmiştir? Tabii ki yalnızca TRT'nin!


TRT Hadise'ye 450 Bin YTL(450 Milyar) küsür para ödedi.Belki bu para kanallar için pekte büyük bir miktar değil.Çünkü mesela Türkiye'nin en büyük dizisi olan evet, herşeyiyle Türkiye'nin en büyük dizisi olan Kurtlar Vadisi Pusu haftalık 550 Bin YTL alıyor.Yapılan masrafları düşünmemiz gerekiyor çünkü kazanamazsak bütün masraflar boşa gidecek.
Eurovision'da temsilcimize başarılar dileriz...

11 May 2009

Mersin'de Atatürk Posteriyle Saklanan Baz İstasyonu

Mersin'de bulunan bir sanat evinin çatısında bulunan Atatürk posterinin arkasında baz istasyonu ortaya çıkmış.Baz istasyonunun görünmemesi için çevresinin dört bir yanını Atatürk posteriyle kapatan posterlerden biri fırtına sonucu düşünce baz istasyonu kabak gibi ortaya çıkmış.Evet tam oraya geliyordum ağzımdan aldınız :) Bu aynı taktiği bugün siyasette de oldukça açık görebiliyoruz zaten.

9 May 2009

TRT TÜRK, Hayırlı Olsun

TRT Türk, 8 Mayıs Cuma itibari ile TRT İnt üzerinden yeni şekliyle yayın hayatına başlamış oldu.Bundan böyle TRT Türk'te saat başı haber bulabilecek, Türkiye ve Dünyadan en son haberleri en doğru şekilde alabileceksiniz.20 ülkeden 24 saat canlı yayın yapan kanalın erişim bilgilerini de vermek yararlı olur sanırım.

Uydu Bilgileri
* Uydu : Türksat 3A (42° Doğu) (Türkiye-Orta Asya)
* Frekans : 11094
* Polarizasyon : H (Dikey)
* Sembol Oranı : 24444
* FEC : 3/4

Erişim Bilgileri
* Avrupa: Astra 1 KR (19.2 E)
* Avustralya: Optus D2 (152 E)
* ABD & Kanada: Galaxy 19 (263 E)
* Digitürk: Kanal 59
* Dsmart: Kanal 171
* Teledünya: Kanal 11
* Kablo TV: S 34

8 May 2009

Musul, Türkiye'ye Verilseydi?


Musul, 1500'lü yıllardan beri Türklerin elinde olan Musul, Petrol yataklarının bulunmasıyla birçok ülkenin hedefi haline gelmişti.1.Dünya Savaşı'nın sonunda Osmanlı'nın kuzeye doğru çekilmesiyle İngiliz'ler tarafından işgal edilmiştir.Lozan Barış Görüşmeleri'nde de Musul konusu ısrarla görüşülmüştür.İsmet Paşa, Musul'da 503 bin toplam nüfusun 400 bininin Türk ve Kürt olduğunu bu yüzden de Musul'un Türk topraklarına katılmasını istemiştir.

Yapılan ısrarlara rağmen Lozan Barış Görüşmeleri'nde anlaşmaya varılamayınca Musul, Türk - İngiliz ikili görüşmelere bırakılmıştır.Son olarak Milletler Cemiyeti Genel Kurulu'nda alınan kararla Musul'un Irak'a bırakılması'na ve Irak'ın 25 yıl boyunca İngiliz'lerin manda yönetimi altında olmasına karar verilmiştir.Daha sonraları da Irak’ın Musul petrol gelirinden alacağı aidatın %10’nu Türkiye’ye 25 yıl süreyle ödenmesi taahhüt edilmiştir.Ancak Türkiye, yaşadığı sıkıntılardan ve acil maddi ihtiyacından dolayı 500.000 bin İngiliz Altını ile Musul'daki petrolü bırakmıştır.Halbuki şu anda bu çevrede çıkan günlük petrol, bu fiyata tekabül etmektedir!



2.Abdulhamit'in Petrol Haritası
Sultan İkinci Abdülhamid’in hazırlattığı haritada Güneydoğu Anadolu’nun neredeyse tamamında yüksek ölçekte petrol rezervinin olduğunun saptandığı belirtildi.
Sultan II. Abdülhamid özellikle 1800′ün son çeyreğinde tüm dünyada gündeme gelen ve stratejik bir maden olduğu kabul edilen petrol için büyük çaba harcadı. Yetişmiş jeoloji ve maden mühendisi olmaması Devlet-i Aliye’nin elini kolunu bağlıyordu. Ancak uğruna savaşların çıkartılacağı, yeni bir dünya düzeninin oluşturulacağı petrolün ehemmiyetini anlayan Abdülhamid sıkıntıları kendi fedakarlıkları ile aştı. Hazine-i Hassa’dan, yani padişahın şahsi malından ödenek çıkartılarak geniş kapsamlı bir petrol rezervi çalışmasına girildi. Sultan’ın kendi parasıyla yaptırdığı çalışmada yabancı ve yerli mühendisler yer aldı. Musul ve Bağdat havalisinde, Dicle ve Fırat nehirleri havzasında petrol taraması yapıldı. Alman maden mühendisi Paul Groskoph ve Habip Necip Efendi yönetimindeki araştırma ekibi çalışmalarını 22 Ekim 1901′de Sultan II. Abdülhamid’e sundular.

Bu zamana kadar söylenen ancak mahiyeti hakkında bir bilginin bulunmadığı “Sultan’ın petrol haritası” sadece Güneydoğu’da değil, Hakkâri ve Bitlis gibi illerde de petrol bulunabileceğini öngörüyor. Haritayı hazırlayan heyet, Bitlis Suyu denilen çayın kıyısı boyunca önemli petrol rezervleri tespit etmiş. Heyetin başkanı Paul Groskoph, petrol noktalarını tek tek tespit ettiklerini aktarırken, takip ettikleri güzergâhı da detaylı bir biçimde anlatıyor. Petrol havzasını dolaşan Paul, Siirt tarafında ve Dicle Nehri kıyısında zengin petrol rezervlerinin bulunduğunu belirtiyor. Dicle Nehri kıyısındaki noktalarda yeterli araştırmayı yükselen sulardan dolayı yapamadıklarını da raporuna ilave eden Paul, nehrin kıyısı dışında, Dicle’nin kıyı şeridi boyunca uzayıp giden yüksek dağlarda da petrol bulunduğunu kaydetmiş. Yine de o dönemin teknik imkanları açısından 900 metre yükseklikteki bu dağlardan petrolün çıkarılması ve nakliyatının zor olacağını eklemeyi unutmamış raporuna. Güneydoğu Anadolu’nun neredeyse tamamı ve Doğu Anadolu’nun bir kısmını kapsayan petrol haritasında Diyarbakır, Mardin, Bismil, Hazro Çayı etrafı, Sinan, Batman Çayı etrafı, Dicle bölgesi, Midyat, Bedran, Tulan, Siirt, Botan Çayı etrafı, Habur, Fındık, Cizre, Habur Çayı etrafı, Bitlis Çayı kıyısı ve Hakkâri (Çölemerik)’de önemli petrol yataklarının bulunduğu kaydediliyor.

Özal'ın Talabani ve Barzani'den Musul'u İstediği Konusu
(Geçen aylarda gündeme gelen Turgut Özal'ın Musul'u istediğine dair haberin ayrıntılarıdır.)
Irak Cumhurbaşkanı Talabani tarihi bir dönemin perde arkasını anlatıyor: Cumhurbaşkanı Turgut Özal, benden ve Barzani’den Musul’u istedi. Biz de ona, “Kürtlerin özerkliğini kabul etmeye hazırsanız düşünmeye hazırız” dedik..

Kürt sorununu çözmek için Turgut Özal’la uzun görüşmeleriniz oldu değil mi?
-Evet oldu..

* Korkut Özal, Özal’ın Kürt sorununu çözmek için Türkiye’nin adını bile Anadolu Cumhuriyeti olarak değiştirmeye hazır olduğunu söyledi. Turgut Özal size de söz etti mi?
- Bunu duymadım. Ama size bir şey anlatayım. Özal benden çatışmayı durdurmaları için Öcalan’la görüşmemi istedi. O sırada Süleyman Demirel de hükümeti kurmaya hazırlanıyordu. Başbakan Demirel’i evinde ziyaret ettim. Turgut Özal’ın benden Öcalan’la görüşmemi istediğini söyledim. Ne diyorsunuz diye sordum.

* Demirel ne dedi?
- “Talabani, siz hür bir adamsınız. İstediğinizi yapabilirsiniz. Size kalmış” dedi. Bunun üzerine Öcalan’a gittim ve ateşkese razı ettim. Yeniden Türkiye’ye geldim. Bütün Türk liderler çok memnun oldu. Mesut Yılmaz’la havaalanında yaptığımız konuşmayı hatırlıyorum. Bana “Talabani, Türkiye için çok iyi bir şey yaptın. Nevruz kan akmadan geçti” dedi.

* Sonra PKK nasıl ateşkesi bozdu?
- Daha sonra Özal yeniden çağırdı. Benden gidip “ateşkesi uzatması için Öcalan’la yeniden konuşmamı istedi. Ben de benimle bazı Türk Kürt parlamenterin gelmesini istedim. Sonra Ahmet Türk’le birlikte Bekaa’ya gittik ve Öcalan’la konuştuk. Ve süresiz ateşkese ikna ettik. Ama daha sonra Diyarbakır yakınlarında çok kötü şeyler oldu. Bir grup Kürt savaşçı izinden gelen silahsız masum askerleri öldürdü. Bu olay yeniden çatışmaları alevlendirdi.


* Yani Öcalan PKK’yı tam olarak kontrol edemedi mi?
- Öcalan’ın bu saldırı ve suç için talimat verdiğini zannetmiyorum. Aksine… O sırada ben Mekke’de Hac’daydım. Öcalan’ı telefonla aradım. Bu suçu ve saldırıyı kınamalısın dedim. Kınamadı.

* Eğer kınasaydı belki de her şey farklı olur muydu? -Evet ikna etmişti. Farklı olabilirdi.
* O zaman PKK’yı tam kontrol edemiyordu demek .
-Bunu siz söylüyorsunuz.

* Nurettin Yılmaz’ı tanıyorsunuz değil mi?
-Evet çok iyi tanıyorum.

* “Sizin Özal’la yaptığınız bir konuşmayı açıkladı. Yılmaz’a “Özal’ın size Türk-Kürt federasyonu teklif ettiğini ve sizin de kabul ettiğinizi söylemişsiniz. Doğru mu?
- Federasyon değil. Irak’ın geleceğini tartışıyorduk. Cumhurbaşkanı Özal, İngilizler’in adil olmayan biçimde Türkiye’den kopardığı Musul iade edilirse Saddam’a karşı savaşa gireceğini söyledi. Bunu Arap ülkelerine bildirmiş. Bana ve Barzani’ye de Musul iade edilirse buna Iraklı Kürtler’in nasıl yaklaşacağını sordu. Ben ve Barzani “Eğer Türkiye Iraklı Kürtler’in özerklik taleplerini kabul etmeye hazırsa, belki biz de sizin talebinizi kabul edebiliriz ama tüm Iraklı Kürtler ne düşünür bilemeyiz” dedik. Ama öylesine konuştuk. Ortada herhangi bir plan yoktu.

* Özal o sırada Türk-Kürt federasyonu fikrini açıkça da ortaya atmıştı aslında.
-Evet söylemişti. Ama söylediğim şekilde bizimle konuştu.

* Özal, Kürt sorununu çözmek için çok uğraşıyordu. Ölümünü duyduğunuz zaman ‘çözüm uzun süre donduruldu’ diye düşündünüz mü?
- Özal bence büyük bir liderdi. Türkiye’nin demokratikleşmesi için çok uğraştı. Ekonomik politikayı değiştirdi. Türkiye için de federasyona inanıyordu. Ama Almanya gibi bir federasyon düşünüyordu. Etnik kimliğine dayanan bir federasyon değil. Özal’ın ölümü hem Türk halkı hem de bütün dünyadaki Kürtler için büyük kayıp oldu.

* Eğer yaşasaydı, Kuzey Irak’ı da içine alacak Türk-Kürt federasyonu gerçekleşir miydi?
 - “Eğer” diyorsunuz. Bu çok önemli bir “Eğer.” Bir şey söyleyemem.

(Yine geçtiğimiz günlerde Merhum Turgut Özal'ın eşi Semra Özal, Barzani'yi ziyaret etti.Görüşmeye, oğlu Ahmet Özal ile birlikte giden Semra Özal, Kuzey Irak’taki gelişmeleri yerinde görmek amacıyla ve Barzani’yi geçmişe dayalı dostlukları nedeniyle bu ziyareti gerçekleştirdiklerini söylemişti.)

Türkiye'deki Petroller
Türkiye'ninde her ne kadar azda olsa bazı yerlerde petrol yatakları bulunuyor.Örneğin Batman'da 1 Milyar Varillik Petrol bulunmuştu.Bulunan bu petrolün Türkiye'nin 1 yıllık ihtiyacından daha fazla olduğu açıklanmıştı.40 Milyar Dolar değerinde hesaplanan petrol ile ilgili TPAO'dan şu açıklama yapılmıştı.
Türkiye 2007’de 32 milyon ton petrol tüketti. Tüketilen petrolün varil karşılığı ise 217 milyon adete denk geliyor. Yapılan hesaplamaya göre, Batman’ın Raman sahasındaki 1 milyar varillik petrol Türkiye’nin yıllık ihtiyacının yaklaşık 5 katı büyüklüğünde. Yeni rezerv petrolün varilinin 40 dolar olduğu düşünüldüğünde 40 milyar dolarlık bir parasal büyüklüğe de sahip. TPAO 2007 yılında 2 milyon 130 bin ton yani toplam petrol tüketimin yalnızca yüzde 6.7’lik bölümünü yerli üretimle karşıladı. TPAO bu oranı yıllık yüzde 15’e çıkarmayı hedefliyor.
Ve Belkide bu özel dosyanın en can alıcı noktasıda burası.Acaba şu an Musul, Türkiye topraklarında olsaydı? Hergün 1,5 Trilyon akan bu zenginlik ile;
  • Ortadoğu barış ve huzurla yaşar,
  • Kürdü de, Türk'ü de barış içinde olur
  • Türkiye ve Türk Cumhuriyetleri arasında güçlü ilişkiler olur
  • Ermenistan, soykırım iddiasını yine sürdürür , ancak hiçbir Avrupa Ülkesi bunu kabul etmeye cesaret edemez
  • Türkiye'nin Avrupa Birliği gibi bir derdi ve ihtiyacı olmaz, aksine kendi Türk Birliğini kurar
  • Türkiye İslam dünyası'nın Lideri olur ve dinine sahip çıkar
  • Ve belkide Başbakan Erdoğan'ın Davos'ta 'Öldürmeyeceksin!' demesine gerek kalmaz
  • Ve en önemlisi de Binlerce Mehmed'i şehit eden ve Ülke ekonomisine büyük zararlar veren PKK veya herhangi bir terörist uzantısı ile UĞRAŞMAZDI!

5 May 2009

"Kız Meselesi!"


Geçtiğimiz gün Mardin'in Mazıdağı'na bağlı Bilge köyünde, nişan sırasında eli silahlı saldırganlar tarafından gerçekleştirilen katliamda bazı kaynaklara göre 44, bazılarına göre de 45 kişi hayatını kaybetti.Olayının sebebi'nin ise kız meselesi olduğu belirlendi.

Mardin'in Mazıdağı'na bağlı Bilge köyündeki nişan töreninde bulunanlara silahla saldıran kişilerin, nişanlanan Sevgi Çelebi'nin köydeki bir yakınlarıyla evlenmesini istediklerini, taleplerinin yerine getirilmemesi ve kızın başkasıyla evlendirilmek istenmesi üzerine olayın meydana geldiği iddia edildi.

Köylü vatandaşların ifadesi ise şu şekildeydi:

"Saldırganların ailesiyle damadın mensup olduğu Arı ailesi arasında 20 yıl öncesine dayanan bir husumet bulunuyordu. Saldırganlar bu nedenle Sevgi Çelebi'nin Habip Arı ile evlenmesine karşı çıkıyorlardı. Bu konuda bir süre önce saldırganların mensup olduğu aile bireyleri ile gelinin ailesi arasında tartışma yaşandığını öğrenmiştik. Saldırı olayının nedeninin bu olduğunu düşünüyoruz"

Saldırıda Hayatını Kaybedenlerin İsimleri
Köy muhtarı Hacı Halim Çelebi, Hüseyin Çelebi (1), Abdulvahap Çelebi, Cemil Çelebi, Cemil Çelebi, Abdulkadir Çelebi, Mehmet Çelebi, Kenan Çelebi, Ali Çelebi, Şükrü Çelebi (15), Kerim Çelebi, Murat Çelebi, Savaş Çelebi, Halil Çelebi, Salih Çelebi, Halime Çelebi, Şükran Çelebi (6), Arife Çelebi, Şükriye Çelebi, Sevgi Çelebi, Muhittin Çelebi, Fesih Çelebi, Abdullah Çelebi (3), Emine Çelebi, Zekiye Çelebi, Mehmet Salih Çelebi, Salih Çelebi, Yıldız Çelebi, Seniha Çelebi, Şehmuz Çelebi, Seyri Çelebi, Neriman Çelebi, Sevim Çelebi, Yasemin Çelebi (6), Ayhan Çelebi, Mithat Arı, Habib Arı, Ruşen Arı (3), Kafiye Arı, Abide Akyol, Orhan Akyol, Kevser Akyol, Mehmet Akyol ve köy imamı Hacı Kazım Bozan.

2 May 2009

Erdoğan ve Baykal'dan Samimi Kareler

İşte bir millet olarak beklediğimiz de buydu! 23 Nisan günü iki liderin yanyana geldiğini ancak, birbirlerinin yüzlerine bile bakmadıklarından bahsetmiştim.Bugün ise Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği'nin 64. Olağan Seçimli Genel Kurulu'na katılan iki lider yanyana oturdular ve samimi bir şekilde sohbet ettiler.Bizim istediğimiz de, görüşler her ne olursa olsun bir şekilde oturup, konuşarak bu meselelerin halledilmesidir.Bir Başbakan kadar, Muhalefet'inde söz hakkı ve dinlenme vardır elbette.Yoksa niye Muhalefet diye bir kavram olsun ki?

Ahmet Çakar'la 'Define Avı'

Ahmet Çakar, o ilginç programlarından sonra yine hayli ilginç bir programla kameraların karşısına çıkıyor.İlk olarak 'Şansa Bak' adlı yarışma programıyla ekrana çıkan ünlü yorumcu, bu kezde 'Define Avı' adlı programla Kanaltürk ekranlarında olacakmış.Programla ilgili bilgi ise şu şekilde belirtilmiş:
"Kanaltürk ekranlarında bambaşka bir yarışma programı başlıyor.

Yüz binlerce lira para ödülü, otomobiller ve nice başka armağanlar Ahmet Çakar'la Define Avı'nda.

Ahmet Çakar'la Define Avı çok yakında Kanaltürk ekranlarında.

Bilginize güveniyorsanız, özgüveniniz yüksek ve cesaretiniz kuvvetliyse siz de yarışabilirsiniz."

Futbol'dan Kasıt Nedir?

Dün, Galatasaray'ın Hacetepe'ye 2-0 yenilgisinden sonra, tepkiler isyan derecesine ulaştı.Kimisi rezalet olarak değerlendirirken, bazı yayın organları da gelen, gideni aratır diyerek Bülent KORKMAZ'ı eleştirdi.Ancak yaşanan bu olayın en çirkin tarafı da Atatürk Havalimanın'da 200 Fanatik Galatasaray'lının sarı-kırmızılı kafileye saldırmasıydı.Taraftar öyle tepkiliydi ki telefonundan tutun laptopuna kadar herşeyi fırlattı futbolculara.Hatta fırlatılan cep telefonu Hasan Şaş'ın kafasına isabet etmiş.Bu takımın adını yaşatanlar asıl bu insanlardır.Bu yapılan resmen nankörlüktür!

Sonunda bizlerde birkez daha görmüş olduk Futbol Kardeşliği'ni.Şimdi düşünüyorum, acaba o 200 kişinin arasında kaç kişi takımı kaybedince cebinden para ödüyor? Veya beni fanatikken takımımı bırakmama sebep olan şu lafı, yani:" Takımın kazanırken, sen ne kazanıyorsun" lafını kaç kişi benimsiyor?

Futbol takımı desteklenir.Hatta Fanatik bile olunur.Gerek zevk için, gerek başka birşey için.Ancak ona buna hakaret etmeye, çirkince saldırmaya, küfretmeye hiçbir normal insanın hakkı yoktur.İşte Futbol'u çirkinleştiren ve beni de Futbol'dan, hatta Spor'dan asıl soğutan şey de budur!

Değişimin Ardından...

Başbakan Erdoğan, merakla beklenen yeni kabineyi açıkladı.Bazı bakanların yerlerini değiştirirken, bazılarını da kabineden çıkardı.Belkide gündeme en çok damga vuran değişimde kuşkusuz Ali Babacan'dı.Kendisi Dışişleri Bakanlığı'ndan, Ekonomiden Sorumlu Devlet Bakanlığı'na getirildi.Yine birçok uzman kişi tarafından Babacan, doğru tercih olarak görülüyor.Benim dikkatimi çeken bir değişiklikte Hemşehirlim Faruk Çelik'in, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı'ndan, Devlet Bakanlığı'na getirilmesiydi.Kendisinin Devlet Bakanlığı'nda daha rahat olacağına inanıyorum ve kendisine yeni görevinde başarılar diliyorum.İşte değişen kabinenin yeni bakanları:

Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı: Cemil Çiçek,

Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı: Bülent Arınç

Devlet Bakanları: Ali Babacan, Hayati Yazıcı, Faruk Nafiz Özak, Zafar Çağlayan, Faruk Çelik, Cevdet Yılmaz, Selma Aliye Kavaf, Ömer Dinçer ve Mehmet Aydın.

Adalet Bakanı: Sadullah Ergin

Dışişleri Bakanı: Ahmet Davutoğlu (Dışardan)

İçişleri Bakanı: Beşir Atalay

Maliye Bakanı: Mehmet Şimşek

Milli Eğitim Bakanı: Nimet Çubukçu

Milli Savunma Bakanı: Vecdi Gönül


Bayındırlık ve İskan Bakanı: Mustafa Demir

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı: Ömer Dinçer

Sanayi ve Ticaret Bakanı: Nihat Ergün

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı: Taner Yıldız

Ulaştırma Bakanı: Binali Yıldırım


Tarım ve Köyişleri Bakanı: Mehdi Eker

Kültür ve Turizm Bakanı: Ertuğrul Günay


Sağlık Bakanı: Recep Akdağ

1 May 2009

1 Mayıs'ta Anlamlı Mesaj

Bugün, yani tüm işçilerin bayramı olan Emek ve Dayanışma Günü coşkulu bir şekilde kutlanıyor.Hemen hemen her yıl olaylara sahne olan 1 Mayıs, İstanbul'da bu yıl ufak provakatif eylemler dışında oldukça sakin geçti.Ankara'da ise edinilen bilgilere göre, çıkan olaylarda 1'i ağır 15 polis yaralandı.

Sendikalar, Vali Güler'in uyarısını dikkate aldılar ve Taksim'de eylem yapmadılar.Yalnızca belli başlı sendika üyeleri toplandılar.Ve bugünün belkide en anlamlı mesajı da The Marmara otelinin camındaki pankarttı.Pankartta şunlar yazıyordu:
"1 Mayıs 1977'de Buradan Ateş Edenler Bulunsun"

Dönemin DİSK Başkanı Kemal Türkler'in hemen yanında töreni izleyen ve açılan ateşten şans eseri kurtulan Uluslararası Arap Sendikaları Konfederasyonu (ICATU) Genel Sekreter Yardımcısı Filistinli sendikacı Mohamad Bdran, 32 yıl sonra aynı meydanda, aynı yere oturdu ve o dakikaları anlattı:

O gün, sabah 9'da Taksim Meydanı'na geldik. İnanılmaz bir kalabalık vardı. Öyle coşkulu ve disiplinli geçen bir töreni az yerde gördüm... Meydana bakan bir platform hazırlamışlardı. Türkler'in yanına oturdum, Süleyman Çelebi de oradaydı.
En az 300-400 bin kişi bir ağızdan slogan atıyordu. Aniden hiç beklenmedik bir anda silah sesleri duyulmaya başladı. The Marmara Oteli'nin tepesinden ateş açıldığını gördüm. Hepimiz yere kapaklandık, birkaç dakika kimse başını kaldıramadı. Kafamı kaldırdığımda onlarca kişinin yaralı olduğunu gördüm.

Ortalık o anda karıştı, meydandan kaçmak isteyenler kaçamıyorlar, çünkü askerler çevirmiş meydanı, polisle işçiler çatışmaya girdi. Ben, ya da Kemal o kurşunlara hedef olabilirdik.

Kemal'i hemen alıp, bir arabayla oradan uzaklaştırdılar. İnsanlar koşup, yaralıları sürüyerek meydandan çıkarmaya çalışıyordu. O sırada baktım ki, ateş çok farklı yerlerden açılıyor, Çok korkunç bir andı, kanlar, yaralılar, ölenler, kaçışanlar... Biz kaçarak DİSK'in binasına sığındık. Öğrendik ki 36 kişi yaşamını yitirmiş, yüzlerce kişi yaralanmış. Asıl önemlisi aşağı doğru (Kazancı Yokuşu) kaçmaya çalışanların önünde bir kamyon vardı, itiyorlardı kamyonu devirmek için ama mümkün değil, bir de kamyonun arkasından kaçmaya çalışan o insanlara ateş açılıyordu.